Öğretmen  Meselesi

 

 

 

            1.      Öğretmen  Meselesi

Temel fen bilimleri öğretiminde başarının temel şartlarından biri iyi öğretmen ve iyi öğretim üyesidir. İyi öğretmen, başarılı öğrencilerin bilimsel ve pedagojik eğitimden geçirilmeleri ile yetiştirilebilir. Meslek içi sürekli eğitim ile bilgileri tazelenir. Temel fen bilimlerinde birçok görüş zamanla değiştiği ve yeni bilgiler üretildiği için meslek içi eğitime gerekli önem verilmelidir.

Öğretmen atamalarında öğrencilik süresinde gösterilen başarının dikkate alınması gerekir. Bir öğretmen adayı dört yıllık öğrencilik hayatı boyunca yüzlerce sınava girmiş ve belli bir derece tutturmuştur. Bunları önemsiz kabul ederek genel bir sınavın sonuçlarına göre atama yapmak güven verici ve teşvik edici değildir.

Milli Eğitim Bakanlığının aracılığıyla daha orta öğretimde iken başarılı öğrenciler temel fen bilimleri alanında öğretmen ve öğretim üyesi olmaya yönlendirilmeli, teşvik edilmeli ve desteklenmelidir. Yüksek öğretmen okulları uygulaması bu hususta çok başarılı fakat ne yazık ki darbelenmiş ve kurutulmuş bir kaynak olarak hatırlanmalıdır.

Ceza ve mükâfat sistemi cemiyetin her kesiminde olduğu gibi eğitim-öğretim ve araştırma kesiminde de iyi bir şekilde işletilmelidir. "Suyu getiren ile testiyi kıran" bir olmamalı, özellikle başaralı çalışmalar mutlaka ve cömertçe ödüllendirilmelidir.

Orta ve yüksek öğretimde temel fen bilimleri ile uğraşanlara yurt dışı imkânları temin edilmeli ve böylece ileri ülkelerdeki gelişmeler yakından takip edilmelidir.

Temel fen bilimleri ile uğraşanlara herkesin imreneceği maddi ve manevi destekler sağlanmalı, maddi sıkıntılar ve imkânsızlıklar içinde yüzen insanlardan çok başarılı olmaları beklenmemelidir.

Nihayet, başarılı öğretmenlerin özel dershaneler tarafından kapışıldığı gerçeğini görerek bunun çarelerini aramak ve "özel dershaneler" meselesini her şeye rağmen cesaretle ele alıp bir çözüme ulaştırmak gerekmektedir. Özel dershanelerin, öğrencilerin üniversite sınavlarını kazanmalarındaki yerleri inkâr edilemez. Fen bilimlerinin kavratılmasında da hizmetleri büyüktür. Fakat öğretmenin yetiştirilmesi külfetine ve temel fen bilimleri alanında yapılacak yatırım ve çalışmalara hiçbir katkıları olmamaktadır. Bu kuruluşlar gelirlerinin bir kısmını yukarıda belirtilen, topluma yararlı olanlara ayırmalıdırlar. Ayrıca dershanelere devam etme imkânından mahrum olan çok sayıda yetenekli genç, geçer usule göre hazırlanamadıkları yarışı kaybettiklerinden neticede bütün bir millet zarara uğramış olmaktadır. Probleme bu yönüyle de eğilmek gerekir.

 2.      Sınıf - Araç - Gereç  Meselesi

Ezberci ve gayesiz öğretimin bir sebebi sınıfların hem orta öğretimde hem de yüksek öğretimde çok kalabalık oluşudur. Öğrenci sayısı arttıkça, öğretim için gereken şartlar iyileşmediği için kalite düşmektedir. Öğrencileri yeteri kadar tanımak ve onları yeteneklerine göre yönlendirmek mümkün olmamaktadır. Çok farklı sınıflar ve çok farklı imkânlar sağlayarak yetiştirdiğimiz insanları sonra aynı yarışa sokup onlardan benzer başarıyı beklememiz pek mantıklı görülmemektedir. Bu problemin çözümü, bir çoklarının teklif ettiği gibi farklı yarışlar hazırlamak değil, birbirine yakın ve benzer imkânları herkese sunabilmektir.

En az laboratuar, derslik ve idari binaların yapımı için harcanan kadar paranın, laboratuar ve sınıfların içini doldurmak, donatmak ve mutlaka gerekli olan makine, araç ve gerecin alınması için harcamak gerekir. Ancak o zaman fen bilimleri öğretimi ezberci, gayesiz ve verimsiz olmaktan kurtarılabilir. Türkiye' nin fen bilimleri alanında beklenen, istenen ve özlenen seviyeye çıkmasını gerçekten istiyorsak ne yapıp yapıp bu alanda harcanmakta olan paranın miktarını artırmak zorundayız. Parasız ne fen bilimleri öğretimi olur  ne de araştırma yapılır.

 3.      Kitap  Ve  Kaynak  Meselesi

Kitapsız  bilim olmaz. Hele temel fen ve sağlık bilimleri alanında yeni, yeterli ve bol miktarda kitap ve kaynak esere ihtiyaç vardır. Tamamen devletin denetimi altında olan orta öğretim ders kitaplarında fen bilimlerinin seviyesi ileri ülkelerdeki seviyeyi en az 20 - 25 yıl geriden izlemektedir. Mesela hücre zarının modeli yeni buluşlarla değişti ve bu değişiklik bütün dünyada 1972' den itibaren kitaplara geçti. Fakat orta öğretimde kullanılan biyoloji ve fen bilgisi kitaplarında hala 1944 modeli hücre membranı yer almakta ve bu hata yüksek öğretimde kullanılan bazı kitaplarda da devam etmektedir. Benzer misalleri arttırmak mümkündür. Tercüme kitaplar, iyi tercüme edilmedikleri, baskı hataları taşıdıkları, yabancıların anlama anlatma ve espri anlayışına göre hazırlandıkları ve yeni baskıları takip edilmediği için yeteri kadar faydalı olmamaktadır. Mesela 1971 yılında Türkçe'ye tercüme edilen bir fizyoloji kitabı yurt dışında her iki yılda bir yeniden gözden geçirilerek, değiştirilerek yeni buluşlara göre ekleme ve çıkarmalar yapılarak 1985 yılına kadar 8 defa yayınlanmış fakat Türkiye' de bu baskılar takip edilmediği için 1971 baskısı okunmaya devam etmiştir. Tercüme kitaplardan servet kazanan yayın evleri, her seferinde eski baskıyı çoğaltmakta böylece daha az masrafla daha çok para kazanmanın yolunu tutmaktadırlar. Ne yazık ki bu gidişi önleyecek hiçbir düzenleme bulunmamakta veya işletilmemektedir.

Yabancı kitaplar ve kaynaklar o kadar pahalıdır ki mevcut geçim şartlarında onları temin ve takip etmek mümkün değildir. Ayrıca yabancı kitaplardan faydalanabilecek kadar dil bilenlerimizin sayısı da çok azdır.

Özet olarak kitap ve kaynak meselesi temel fen bilimlerinin iyileştirilmesi hususunda gerekli olan önemli unsurlardan birisidir. Hiç değilse üç beş yılda bir yenilenen, kullanışlı, öğretici çürümüş bilgilerden arındırılmış ders kitaplarının ve kaynak kitapların temini için her türlü gayret gösterilmelidir.

  
      

 

                   -3-