NE
YAPMALIYIZ ? Yukarıda
sıralanan rakamlar bilimde ve dünya bilimine katkıda iyi bir durumda
olmadığımızı göstermektedir. Bu topraklara daha sağlam basabilmek
ve geleceğe daha güvenle bakabilmek için, çizilen tablonun lehimize değişmesi
gerekmektedir. İleri ülkeler ile aramızda bulunan farkı nasıl azaltıp nasıl kapatabiliriz ?
Belirtilen farkı kapatmamızı sağlayabilecek üç önemli etken
şunlardır : 1.
İnsan gücü, 2.
Para, araç ve gereç, 3.
Bilim atmosferi Her
alanda olduğu gibi bilim üretimi alanında da temel faktör insan ve
insan gücüdür. İyi yetişmiş, bilime âşık, araştırma - geliştirme
alanında lokomotif görevi yüklenecek bir grup insana, bugün her
zamankinden daha çok muhtacız. Evet bugünün şartlarında, fen
bilimleri alanında, yakılacak odunun bile doğrusunu taşıyan Yunus'
lara ve engin hoşgörü sahibi Mevlânâ' lara ihtiyaç duymaktayız.
Bilim üretmek, bilim üreten bilim adamlarını yetiştirmek ve bu tür
bilim adamı olmak kolay değildir. Gerektiğinde hayatın diğer
zevklerinden sıyrılarak laboratuarlara kapanıp, bilimle ilgili bir
problemle günlerce uğraşmak, her insanın yapabileceği bir iş değildir.
Fakat ne yazık ki daha kestirme bir yol yoktur. İleri ülkelere ayak
uydurabilmek için bütün güçlükleri göğüsleyecek ve yenecek bir
bilim ordusu kurmak zorundayız. Bilim
üretimi için gereken insan gücünü elde edebilmek için, daha orta öğretimden
başlamak üzere, gençliği bilim amacıyla coşturmak ve bütün
milletin ihtirasla bilime sarılmasını sağlamak gerekir. En zeki ve üstün
yetenekli gençler, çok para getirecek meslekleri değil, milletimize iyi
bir gelecek ve itibar kazandıracak araştırma
alanlarını seçmelidirler. Bu konuda basına ve yazarlarımıza büyük
görevler düşmektedir. Çünkü basın bilime ve bilim haberlerine çok
daha yer verdikçe, bilim yolunu seçecek gençlerin sayısı artacaktır. Bilim
üretiminin en geniş olarak yapıldığı yer üniversitelerdir. Üniversitelerimiz
en az öğretim kadar araştırmaya da zaman ayırmak, kendilerini
yenilemek ve bilim alanındaki yerlerini doldurmak zorundadırlar. 2547
sayılı Yüksek Öğretim Kanunu da bunu öngörmektedir. Üniversite öğrencilerine,
daha ilk sınıflardan başlamak üzere, bilimin nasıl üretildiği tanıtılmalı
ve araştırma ihtirasının onlarda yer etmesi için gayret gösterilmelidir.
Bir üniversite için araştırma görevinin, en az öğretim görevi
kadar önemli olduğu unutulmamalıdır. Eğer bir öğretim kurumunda araştırma
yapılmıyorsa, orada dünya standartlarına uyan
iyi bir öğretimin yapıldığını söylemek güçtür. Bilim
üretiminde vazgeçilmez ikinci unsur para, araç ve gereçtir. En az
laboratuar ve derslik binalarının yapımı için harcanan kadar paranın,
bunların içini doldurmak, donatmak ve gerekli laboratuarları kurmak için
harcanması gerekir. Ancak o zaman öğretim ezberci olmaktan kurtarılabilir.
Kısaca araştırma - geliştirme ve bilim adamı yetiştirme projeleri için
daha çok para ayırmak
gerekmektedir. Çeşitli
fen dallarında araştırma yapacak birimlerin kurulmasında ve araştırma
projelerinin desteklenmesinde, devletin yanında özel kuruluş ve vakıflara
da büyük görevler düşmektedir. Türkiye' deki bazı özel kuruluş ve
vakıflar, araştırma projelerini ve genç araştırıcıları
desteklemenin ve araştırma laboratuarları kurmanın en az bir spor kulübü
kurmak, ödül dağıtmak ve sosyopolitik yatırımlar yapmak kadar önemli
görevler olduğunu unutmamalıdırlar. Üçüncü
ve tamamlayıcı etken bilim atmosferidir. Yeryüzündeki bütün varlıklar
atmosferin ve belli bir iklimin etkisi altındadırlar. Ağrı Dağı' nın
tepesinde limon ağaçlarının yetişmesini beklemek, bugünün şartlarında
ancak bir hayat olabilir. Bilimi, sadece bilim ikliminde yaşayan ve gelişen
bir varlık olarak düşünebiliriz. Bilim adamı da ancak bilim ikliminde
başarılı ve verimli olabilmektedir. Yurt dışında çalıştıkları sürede
çok başarılı ve çok verimli oldukları halde, Türkiye' ye döndüklerinde
verimliliğini sürdüremeyen birçok bilim adamı gösterilebilir. SONUÇ Türkiye bilim alanında beklenen, istenen ve özlenen seviye de değildir. Bilime, araştırmaya ve bilim üretimine gereken önemi vermedikçe ve gençlik ordularından bilim orduları kurmadıkça, kalkınmış bir ülke haline gelinemeyeceği günümüzde artık iyice bilinmektedir. Onun için zaman kaybetmeden daha güçlü bir bilim ordusu kurma çalışmalarına hız verilmelidir. Türk gençliğinin bilime ihtirasla sarılması sağlanmalıdır. Gençliğin bilim hedefine doğru coşkuyla yürümesi ve hatta koşması teşvik edilmelidir.
* 27 Şubat 1985 Milliyet "Düşünenlerin Düşünceleri Sayfası"
Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Tıp Fakültesi
|